Geçen gün akşam televizyonda zaping yaparken özel bir televizyon kanalında yayınlanan ‘Yemekteyiz’ programı gözüme takıldı. Öğrendiğim kadarı ile son günlerde hanımların ilgi ile izlediği bir yapım haline gelmiş bu program. Birbirini hiç tanımayan beş yarışmacı, her gün birinin evine yemeğe gidiyor ve ikram edilen yemekleri kendi çaplarında eleştiriyorlar. Herkes hünerini sergileyerek 10.000 TL’lik ödülü almaya çalışıyor. Program şimdide Türkiye’nin değişik illerine giderek yöresel lezzetleri ekrana yansıtmaya çalışıyor. Ancak bazı detaylar var ki insanı bu kadarı pes dedirtecek kadar. Sırası gelen yarışmacının yemek için yaptığı alışveriş, dört kişilik ailenin onbeş günlük mutfak ihtiyacını karşılayacak miktarda. Hele yemekteki ‘çok soğuktu, pişmemişti, damak tadıma hitap etmiyordu’ tarzında yemeğe burun kıvırmaları yok mu!!! Çıldırmamak işten değil. Meğer içimizde Gurme’lik varmış da haberimiz yokmuş.
Yemek programlarına Türk mutfağının tanıtılmasına diyeceğim yok. Ama bu programı izleyen binlerce hanımların tüketimi ve israfı özendiriyor. Tabaklara konan yemekler çoğu zaman beğenilmediği için çöpe gidiyor. Kazanılacak para ödülü için, beş altı kişilik bir öğün yemek alışverişine dünyanın parasını harcayabiliyorsanız maddi sıkıntınız dolayısı ile de ödüle ihtiyacınız yok demektir.
Dünyayı saran ekonomik krizin ana depremi olmuş, artçıları devam ederken, ülkemizde binlerce insan işsiz kalmış, binlercesi açlık sınırının altında yaşıyor. Doğuda onlarca çocuğumuz okula ayakkabısız, paltosuz gidiyor. Bütün bunların üzerine Filistin de yaşayan masum halkın bomba sağanağının altında açlıkla, ilaçsızlıkla mücadele ederek, yiyecek bir lokma ekmeğe muhtaç olması ve çöpe giden yemekler, havaya uçan paralar. Bu ne yaman çelişki…
Yapılan israfın, beğenilmeyen yemeklerin ve alışveriş için harcanan paranın abartılması, üstelik marifetmiş gibi gözümüzün içine sokularak oturma odamıza kadar girmesi, bir lokma ekmeğe muhtaç insanlara saygısızlık diye düşünüyorum. Bunlar bizim örf ve adetlerimizle uyuşmayan, kültürel kimliğimize ters düşen programlar değil mi?
Bizler misafiri ve yardımlaşmayı seven bir millet iken, bu programlarla yozlaşa yozlaşa ne hale geldiğimiz ortada.
Gerçi yardım hususunda iyilik damarlarımız hemen depreşiyor bu inkar edilemez. Ancak programa katılan üç beş kişinin toplumdan soyutlanmış tavırlarını da görmemek mümkün değil. Bizler aklımız erdiğinden beri ‘yemeğini bitir, arkandan ağlar’, ‘ekmeği ziyan etme çok günah’ ‘yemeğini bitirmezsen seni amcaya veririm” sözleriyle büyüdük ve büyüttük. Yaptığı yemeğe 1-2 kg. et koyan var mı sorarım size. Tüketime özendiren ve bazı gerçekleri hiçe sayan bu programlardan ev hanımlarımızı uzaklaştırmamız gerektirmez mi?
19 Ocak 2009 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder